Saturday, April 24, 2010

kim öküzüdür, öküz aslında güzel bir hayvandır, ama insan olanı makbul değildir
*****************

hepimiz insanların kötülüklerinden nasibimizi almışızdır. öyle ya da böyle birinin eşşekliği, gayri ihtiyarı veya kasten, hayatımıza kesik atar. kötülükleri maddelere odaklayan da var, direkt insanın ruhuna odaklayan da. elbette ruha saldırıda bulunanlar en fenaları, insanların duygularıyla oynayanlar. elimde iki örnek var, birisi eşyamı çaldı, diğeri insan ilişkimi. kendi üretimim olan eşyalarımı çalana karşı feci şekilde öfkelendim, maddi kayıp, eşyaya harcadığım üretim sürecinin, zahmetin, verilen firelerin, harcanan enerjinin toplamıyla koca bir sinir topuna dönüştü.

ne tuhaf ki ilişkimi çalanlara karşı aynı öfkeyi besleyemiyorum. oysa daha kötü, daha aşşağılık, daha rezil bir durum. belki benim de bunda payım olduğundandır. izin verdiğimden kendime de öfke duyma ihtimalim var. olmaz. oysa daha kaba bir davranış düşünemiyorum, düşünemedim bugüne kadar. insan ruhunu incitmekten daha fena değil herhangi bir eşyanın çalınması. zira insan, ruhu incindiği için ölebilir bile. kimi durumlar var böyle, insanın hassasiyeti ile doğru orantılı bir yitip gitme hali.

çok şükür o kadar toy değilim, çok şükür hayatıma girip çıkan bazı öküzler sayesinde kabuklarım nasırlarım var. öküzü de burada sezyum'un betimlediği anlamda kullanıyorum, hayvan anlamında değil. bkz. 24nisan 2010 radikal cumartesi eki. daha nette yayınlanmamış onun için linkini sonra koyarım.
bu öküzler ne istediklerini bilmezler, yine de sanki biliyorlarmış gibi davranırlar. karşılarındakinin de öyle zannetmesini sağlarlar, bu da onların ustalaştığı bir yetenek. ama naapsınlar onlar da bilmiyor ki nasıl başa çıkacaklarını, öküzlüklerinin farkında olmayabilir veya öküz olmakla gurur duyuyor da olabilirler. kendi seçimleri. ama ortak olarak gözlemlediğim bütün öküzler, çaresiz o duvar senin bu duvar benim atıyorlar kendilerini. sağa sola. ha bu arada öküzlükleri sayesinde çok yaratıcı olabilen dünyaca meşhur olmuş insanlar da var tarihte. hepimiz biliyoruz.

hayatıma giren çıkan o kadar çok öküz oldu ki, artık gözünden tanıyabiliyorum öküzü. öküz gözünü. ama bütün suç öküzde değil, bende de kabahat, öküz olduğunu bile bile prim veririm, iyimser bir umut vardır içimde. bugüne kadar hiç şaşmadı, hiçbir öküz verdiğim primi kullanmadı, öküz kaldı. şimdi önümde yeni öküzler var, naapsam bilemiyorum. her insanın özünde iyi olduğu fikri, yaşadığım kocaman hayal kırıklığı ile çatışıyor. nasıl da şaşmıyor ama kural, nasıl da öngörüldüğü şekilde ilerliyor herşey. bir kere de şaşsın, değişik bir şey olsun, öküz öküz kalsın ama mesela bana göstermesin o yüzünü. dost olsun, nötr olsun, iki çift kelime edilebilecek bir insan olduğunu ispatlasın.

hah var bir tane öküz dost, hatırladım şimdi. zira bu öküz öküzlüğünü fark edip benimle dost kalmak isteyen bir tövbekardı. tövbekar derken, öküzlüğünden vazgecmedi elbette ama eskiye dayanan tanışıklığımızın hatrına ben onun öküzlüğünü kabul ettim o da işi espriye vurdu, ikimiz de işi espriye vurduk gül gibi geçiniyoruz. herkesle böyle olması beklenemez tabii, insan var insan var. hırsızı var, katili var, psikopatı var.. ama ruh işkencecileri en beteri. şimdi hırsıza yönelttiğim öfke aslında ne kadar da yersizmiş, yerine konulamaz birşey almadı neticede. ama öküz, iletişim fırsatının nah tam da kafasına sıçtı gitti değerli okuyucular, hatta böyle isal şeklinde, yani temizlemezi de bir o kadar zor. oysa ne pembük hayallerim vardı muah muhahaha!! kim uğraşacak şimdi mokla püsürle kahverengiyle?

tanrı sizi öküzlerden korusun, sağlıkla kalın bebeler. beklentilerinizi kısıtlayın hatta sıfıra indirin zira çok pis al yanaklı bi şamar oğlanına dönersiniz ona göree!


No comments: